İnsanlık tarihinin en ilginç süreçlerinden geçtiğimize hiç şüphe yok. Genel kabullerimize göre şekillenen toplumsal yasam bicimimiz karmasiklasan ve teknoloj temelli bir nitelik kazanan yeni örgütlenme modelleriyle bilinen varlık alanlarımızi değiştirici ve dönüştürücü kimliği ile insanlığın varoluş algısını guncelleyici yönde yeni zihin modellerine ve kavramsal ilişkilere duyduğu ihtiyaçla bizleri daha özgür ve daha özgün kilacak yeni kavramsal zemin arayışlarına zorlamaktadır.
Ortak zaman ve mekan algısı her bir aktör için kisiselleserek bağlam farklılıkları her bir kisiye ozgu yeni kurgusal alanlarla birbirinden ayrilmakta uzaklasmakta ve öznelleşmektedir. Bu durum iletişimin bağlamsal zamansal ve mekansal olarak yenilenen işlevine yeni bir paradigma geliştirmek zorunda kalışımizin da nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Bu özel durumun karakteristik özellikleri şunlar olabilir.
1- Özgündur. Daha önce yaşanmamıştır ve ilktir.
2- Dijitalizm yeni bir yaşam mecrası oluşturmuş ve buna bağlı zamansal ve mekansal ilişki sistematiği nitelik değiştirmis , yeni bir kavramsal boyutun bileşenlerini oluşturmada yeni bir alan yaratmıştır.
3- Her geleneksel ilişki modeli yeni zaman ve mekan ilişkisi içinde kendi içinde parcalanmis ve yeni ilişki sistematigi icinde insani da kendi eko sistemi içinde bir taraftan sosyal konfor alanlarından insani koparırken bir taraftan da yeniden insani eko sistem içinde yeni konfor alanlarında hapsetmeye yönelik yeni belirsizlikler yaratmaktadır.
4-İnsanın bir varlık olarak kendi oluşturduğu sistemlerin ve teknolojilerin icinde varlık alanlarını özgürlük ve özgünlük bağlamında koruması daha da zorlasarak insanın bir tür olarak varolma mücadelesi yeni zihin modellerine duyacağı ihtiyaci artırmıştır.
5- Parçalamakta olan geleneksel ilişki modelleri insani da parçalar olmuştur.
İnsan doğa bütünleşmesi Sanatsal duyarlılığın zengin mecrasinda yeni çözümler sunabilir.
6- YZ gibi teknolojiler insana hizmet olarak düşünülüyor da insanın daralan varoluş alanlari insan türünün geleceği noktasında yeni belirsizlikler oluşturmaktadır.
7- Gitgide parçalanan ilişki ağları insani da parçalarken insanın varoluşsal bütünlüğü ancak doğanın eşsiz ogreticiligi ile birlikte parcalanmis ruh ve akıl dünyalarının butunlestirilmesiyle mümkündür.
8-İnsanın dış dünyayı analiz ederken kendi dünyasını anlamasına imkan verecek gelismis kavramsal araçları ve teknolojileri yoktur.
9- İnsanın baskın özellikleri ve bu değişken ve karmaşık sürece karşı duruşu belirleyici olacaktır.
10- İnsani kendine memur kilacak her türlü ilişki ekosistemlerine karşı insanın özgür ve özgün varoluşsal yaşam alanlarının güvence altına alınması insan türünün geleceği açısından önem arzedecektir.
YORUMLAR