Öncelikle herkese bu özel süreçte sabır, tevekkül diliyor ve krizi fırsata çevirebilecek bir farkındalık yaratabilmede bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Sanırım insanlık olarak şu ana kadar seyircisi olduğumuz birçok insanlık probleminin farkına varabileceğimiz ve sonuçlarından kaçınamayacağımız bir durum karşısında sahaya inmek zorunda kaldık. Ölümlerin dünya genelinde aslında bütün insanlığın sorumlu olduğu ancak sorumsuzluğu sonucunda sıradanlaşmaya başlamasıyla birlikte böyle bir muhasebe ve yüzleşme belki de zorunluydu. Bence insan ölümlerinin sayısından çok oluş biçiminin kontrol edilemezliğinin yarattığı bir korkuyu yaşadık ve halen de yaşamaya devam etmekteyiz. Tek olumlu tarafı nasıl bir batak içinde duyarsızca ve sorumsuzca yaşayabildiğimizin farkına varmak oldu.
Kapalı mekanlarda yaşamak zorunda kalışımızın farkına varamadığımız gezmek dolaşmak ve seyahat özgürlüğü gibi haklarımızın anlamı üzerinde de yeni farkındalıkların ayırdına varabildik. Çok şeye sahip olmaktan çok ne anlama geldiği konusundaki çabalarımızın değerini anladık.
Sarılabilmenin sıcaklığını tekrar hatırladık. Belki ekonomik anlamda bedeli çok ağır olmakla birlikte sahip olduklarımızın kıymetini yeniden anladık. Bu süreç bittiğinde nerden başlanacak bilinmez ama bıraktığımız yerden devam edilemeyeceği ortada.
Gerek sosyal medyada gerekse kitle iletişim araçlarında ve medyada birçok tahmin öngörü ve fikirler paylaşılmakta. Yeni bir dünya düzeninden bahsedilmekte.
Bu konuda ihmal ettiğimiz her ne varsa insanlık olarak tekrar fabrika ayarlarına dönme zorunluluğu hepimizi tekrar ortak paydada buluşturur oldu. Din dil ırk zengin fakir gözetmeksizin topyekün sorumlu olduğumuz sonuçları, birlikte göğüsleyebilme zorunluluğu gerek ulusal düzlemde gerekse küresel ölçekte yeni bir uygarlık anlayışının ve birlikte ve bir arada Yaşama kararlılığını güçlendireceğini ve dünya milletleri arasında yeni bir yaşam biçiminin oluşturulabilmesinde yeni bir sosyolojik durum yaratacağını değerlendiriyorum. Kitlelerin yönlendirmeye ve etkilenmeye açık bir ortamda geleceğini şekillendirirken tarihte belki de ilk kez bu ölçekte yaşam alanlarını ve sınırlarını özgürce belirleyebilme göreviyle yüzleşmek durumunda kalacağını düşünüyorum. Bu herbirimizin tarihi sorumluluğu. Özgürlüğün aslında sorumluluk demek olduğunu unutmadan herbir insanın birbirinden de sorumlu olduğunu bilerek kendimizi geleceğe hazırlamanın tam zamanıdır. Doğru tutum ve davranışların zamanca geçi olmaz. İdrak düzeyinde farkına varıldığında hayata geçirilmelidir.
Bu yaşanılan sürecin her işte vardır bir hayır felsefesi bağlamında ülkemiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Diğer bir husus Nisan ayının Cumhuriyet tarihimizdeki özel anlam ve önemidir.
TBMM nin kuruluşunun 100. Yılı ile Atatürk’ün Dünya Çocuklarına Armağanı olan 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayacağımız bir ay içindeyiz. Atatürk’ün dünya çocuklarına hediye ettiği tek çocuk bayramının dünyanın yeniden şekillenmekte olduğu bu dönemde daha iyi anlaşılacağı ümidiyle, Ata’ya Özlem ve Dünya Çocuklarına Armağan adlı iki bestemi sizlerle paylaşmaktan büyük bir mutluluk duyduğumu belirterek hepinize sağlık mutluluk ve esenlikler diliyorum.
YORUMLAR