Her insanin aslinda kendisiyle kurdugu ic iletisimin kalitesine bagli kalarak kendinin psikoloğu olabileceğini düşünüyorum. Her sorunun kendi içinde cevabını da içerdiğini degerlendirmekteyim.
Eğer bir psikolog olsaydım kendime nasil bir rehabilite programı uygulardim sorusunun cevabını aşağıda kısaca özetledim. Zaman zaman bu tür girişimlerin çok faydalı olduğunu ve kendimizi gözden geçirerek bir çeşit terapi yerine geçebilecek bir etki yarattığını deneyimlemis biri olarak herkese önermek isterim.
Hayatta en önemli işin bir insanın kendisini tanıması olduğunu yaşayarak anladim. Oğrencilik psikolojisinden kurtulup bizzat kendimizin öğrencisi ve öğretmeni haline gelebilmenin çok önemli olduğunu is hayatına atıldığımizda çok daha iyi anlamaya başladığımı sanıyorum.
Kendimizi özne olarak meselenin merkezine koyduğumuzda bir varlık olarak bazı iç gerilimlerden kaynaklı sorunlar yaşadığımızı düşünebiliriz
Bunu sinifladigimizda şunların olabileceğini degerlendirdim;
1- Yaşam dediğimiz sürecin dinamikleri ve herkesi ilgilendiren ortak genel kabulleri. ; Bir zaman mekan ilişkisi içinde oldukça karmaşık ve sonsuz olasılığı kendi içinde barındıran asimetrik önceden ongorulemeyen fırsat ve tehditleri kendi içinde barındıran bir süreç. Kendi benimle toplumsal benin sürekli çatıştığı bir denge arayışı. Farklı kuvvetlerin etkisi ve baskısı altında kendi yolunu bulmaya çalışıp çalışmama arasında gelgitler yaşayan bir varlık.
2- Kendi özelinde çıkış arayan bir varlık olarak insan;
Kendini tanıdıkça yeni yaşam alanlarını oldukça özgür bir şekilde tanımlayan ancak bu özgürlük alanlarını kişiselleştirerek varoluşun ne anlama geldiğini sürekli sorgulayan ve kendi değerini her durum ve şartta sürekli onaylatmak isteyen , Önce disardan sonra da öz varlik alanlarından beslenmeye çalışarak kendini gerçekleştirme sürecinde çabalayan insan. Özgürlüğün sorumluluk, kendini inşaa edebilmenin ise yeni özgünlük alanlarina duyduğu ihtiyacı gözardı etmeyen bir anlayışla kendi dünyasını öz varlık ve kendi öz değerleriyle sürekli besleme ihtiyacında olan insan.
3- Bütün dinamik süreçlerin kontrol edilebilirligi ve iç gerilimi azaltacak yaklaşımlarla varolmanin yeni kavrayış zeminlerinin bizde oluşturduğu çerçeve dışına ve sosyal konfor alanları dışına çıkmaya eğilimli risk içeren özel durumlar ve bu riski minimize edecek yeni gelism alanlarının subjektif kavrayışlarinin oluşturduğu zorunlu güncellemeler.
Sonuç olarak tüm yaşamımı inşaa ederken farklı güç ve sosyopaikolojik güç alanlarının varlık alanımda yarattığı çatışma ve gerilimlerden kurtulma çabasının her farklı kişilik kadar özel çözümleri olabileceğini, yaşamın kopya ve taklitle yürütülecek bir sorumluluk olmadığını gözlemlemis durumdayım.
Farkettigim çatışma ve iç gerilim alanlarını söyle ozetleyebilirim;
Farklı benlerin catismasi;
1-Benim istediğim ben çevrenin isteyip karşılığında risksiz ve makinelesmus sıradan bir yasam.
2-Benim inandığım değerler çevrenin beni inandırdigi değerlere sorgusuz tabi kılınmış ben
3-Özgün ben sıradan ben
Bu konuda faydalı olacağını düşündüğüm bir kitap olan Stephan Covey'in Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı adlı kitapta farkindalik penceresi denilen bir değerlendirme yönteminin kısmen de olsa karmasayi anlamada faydalı olabileceğini gördüm.
Buna gore;
Olaylara olgulara bakarken farkındalık duzeylerimizin farklılığı bizi yeni denge arayışlarına zorlanaktadir. Her denge arayisi ise bildiklerimizin bildiğimizi sandığımız hususların ve gercekliklerimizin birbirinden farklilastigini gostermejtedir.
Her farklılık alanınin birbirini destekleyici modelinin ortaya konması ise sanırım üst düzey bilinçli bilişsel ve davranışsal tercih ve eylemlerimizde evrensel formlarda özgün bir yaşam biçimini kendimize özgü tasarlamada bize yeni seçenekler sunmaktadır.
YORUMLAR