Bir kutsal Ramazan ayını daha bitirmek üzereyiz. Her bayramda geçmiş bayramları özlemle anmanın bir tekrarını sanırım bu bayramda da yaşayacağız. Üzerinde düşünmemiz gereken yine birçok mesele var. Genel olarak mutlu değiliz. Huzursuzuz. Kendimizi güvende hissedeceğimiz bir ülke durumundan hızla uzaklaşmakta ve gerek milli gerekse dini değerlerimiz her geçen gün aşınmakta. İnsanlık olarak ahlaki değerlerimiz dibe vurmuş ve birbirimizi yemekle meşgulüz. Hal böyleyken açıkçası Ramazan bayramında neyi kutlamalı ve ne yapmalı diye kendime sorduğumda bu bayramda durup sakin sakin biz ne yapıyoruz diye üzerinde düşünelim istedim.
Biz insanlar doğal ve doğal olmayan sistemler içinde yaşamaktayız. Her sistem sürdürülebilir olmadıkça ona sistem demek çok da doğru olmaz. Ancak bunu toplumsal bir bilinç düzeyinde farketmemiz yılları hatta yüzyılları alabilir. İçinde yaşadığımız bir sistemin normal işlediğini düşünüp herşeyin düzgün gittiğini düşünebilir sürdürülebilir olup olmadığını çok da düşünmeden çoğunlukla günü yaşar ve bizden sonrakilerin ödeyeceği bir bedeli bizden öncekilerin bize yansıttığı gibi biz de bizden sonrakilerin yaşamasına davetiye çıkartırız. Tarihin akışında bu hep böyle olmuş. Ancak bu işin böyle gelip artık böyle gidemeyeceğini başta çevre ve iklim olmak üzere ortaya çıkan küresel sorunların insan türünün devamlılığını da tehdit eder hale gelmesiyle birlikte, çok az bir zamanımızın kaldığını bilim insanlarının yaptığı beyanatlarından ve bilimsel yayınlarından anlayabiliyoruz.
Bu yazımda tek insan düzeyinde ve mikro düzeyde sistem kavramını masaya yatırmak istiyorum. Her birimiz birden fazla sistemin içinde yaşamaktayız. Ekonomik sistem, aile Sistemi, farklı sektörlerin yarattığı kendi sistemleri , hukuk ve içtimai sistem, uluslararası sistem vs.
Bir de insanın kendisi var en çok ihmal edilen. Belki de tüm sorunların ve çözümlerin kaynağı olan insan. Duygu, akıl, beden ile bir ve bir arada dengeli ve ahenk içinde yaşaması gereken. Yaşadığını zanneden. Kendi zaaflarının da etkisiyle içinde yaşadığı birden fazla sistemin içinde kimlik bunalımları yaşayıp kişilik ve kimlik parçalanmışlıklarıyla hayata tutunmaya çalışan insandan bahsetmekteyim. Her açık sistem etkileşimde bulunduğu diğer sistemlerle kendi dengesini bulmak ister. En kötü sistem bile işleyebilir ama ilahi evren yasaları ve üst sistem yasalarıyla çelişir olmaya başladığında krizler ve sorunlar görünmeye başlar. Büyük bir bütünün parçası olduğunu unutan ve suni alt sistemler içinde yaşadığına inandırılan bileşenler çatışma sürecinde tükenmişlik ve varolma arasında savrulur. Parçalanmış bir yapının onarılmasının çareleri aranır. Bu çözümler büyük resmi anlamadan ve kavranmadan yapıldığında ise daha büyük parçalanmışlıklar ve yokoluşlar kaçınılmazdır. Bütün bu sorunları topyekün çözebilmenin yolu bir bütün olarak sistemin ya da sistemlerin bir organik sistem olarak tek vücûd olabilmesidir. Bunu insana indirgeyecek olursak parçalanmışlıklarını ortadan kaldıracak duygu akıl beden bütünlüğünün tesisidir. İnsanın , alışkanlıklarını ve zihin modelini yeni baştan hayati gereksinimleri doğrultusunda yeniden ıslah ve tesis edebilmesidir. Yaratılan tüketim toplumları aracılığı ile bir dönem sahte mutluluk ve refah iddiasıyla hakim olan yaşam biçimi, bir alt sistemin çıkarlarını üst sistem yasalarıyla çatışma pahasına insanın sürdürülebilir bir yaşam biçimini ve duygu gönül ,akıl ve beden bütünlüğünü de parçalayarak aslında kendi iflaslarına da zemin hazırlamıştır. Bu da küresel krizlerin ve kaosların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
Dinimiz barış huzur gönül ve akla hitabeden parçalanmışlıklara yer vermeyen semavi dinlerin en sonuncusu olarak sürdürülebilir bir yaşamın değerler sistemini de ortaya koyan ve güzel ahlakla en üst düzeyde sistemler arası uyumsuzlukların ve dengesizliklerin uyuma ve huzura dönüştürülmesini hedefleyen bir dindir. Dinimizin ana kavramlarından olan Tevhid kavramının bir de bu gözle ele alınmasında büyük bir fayda görmekteyim. Sevgi merhamet hoşgörü yardımlaşma dayanışma iyilik coşku birer değerdir. Bunların üretilmesi ve paylaşılması ve bir yaşam biçimine dönüştürülmesi ile birlikte parçalanmışlıklarının farkına varamamış bir insan varlığının kendisini onarabileceğini ve bilinç düzeyini artırabileceğini düşünüyorum. Bunun da ancak insanın çevresindeki türlere de şifa olurken aslında kendisine de şifa kaynağı olabileceğinin anlaşılmasıyla mümkün olduğunu, kaosu atlatabilmede tek çözüm olarak karşımızda durduğunu görüyorum. Doğaya baktığımızda doğadaki her canlı türün bitkiler dahil bir diğer canlı türün varlığı için olduğunu da gözlemleyebiliyoruz. Doğanın bir bütün olarak birlikte ve bir arada yaşayabiliyor olması, insanın akıl ruh ve bedenden oluşan varlığını parçalanmışlıktan kurtararak varlığını bir bütün olarak uyum içinde dengeli bir şekilde kavrayabildiği oranda kendisini de üst sistemin yasalarına uygun bir şekilde onarabilmesi mümkün olacaktır. . Tevhid kavramı , Yüce Yaradanın yaratılmışlar içinde en şerefli ve en gelişmiş olarak kabul ettiği insanı, değerler zemininde kendisiyle barıştırırken, mikro ve makro dünyaları birbirinden ayrılmaz kılarak parçalanmışlıkları ortadan kaldıran , bütünselliği içtimai hayatta da hakim kılan bir kavrayış sonunda da insanın Rabbiyle kucaklaşmasını öngören bir süreci tanımlamaktadır. Elbette felsefi olarak daha derinlemesine incelenmesi gerekmektedir.
Ramazan bayramları da bana göre Tevhid kavramının içtimai sistemde yaşam biçimine dönüştürülebilmesinde önemli katkıları olan ve değerler sistemimize bakım ve onarım yaptığımız önemli günlerdir. İşin yüzeyselliğine ve ritüel tarafına fazla takılmadan işin özünü anlamanın bu sıkıntılı süreçte hepimizin yapması gereken bir ödev olduğunu düşünüyorum. Birbirimizi sevmeli ve parçalanmışlıklarımızı gidermeli, varlık sebebimiz üzerinden kendimizi yeniden restore edebilmeliyiz. Yüce Yaradanın insanı yaratma gayesi üzerinde daha derin çıkarımlar yapmalı ve bu bayramı bu anlamda tefekkür ile geçirmeliyiz. Gitgide kirlenen dünyayı gerek fiziken gerekse manevi yönden arındırmaya başlayalım. Faydalı bir iş yapmanın, halis niyetle Salih ameller işlemenin iç huzuru içinde gerçek bayramların ancak gönül dünyamızda hayat bulacağını tekrar hatırlayalım. Bu bayramı biraz daha farklı kutlayalım. Şükrederek, değer üreterek ve paylaşarak, insanları mutlu edip bundan mutlu olarak birbirimize şifa olalım.
Hepimizin Ramazan bayramı kutlu olsun. Kadir gecemiz mübarek olsun. Bugün yeni bir başlangıç olsun. Sevgi ile kalın.
YORUMLAR