Çok büyük bir heyecan içindeyim. Geleceğe ilişkin karamsarlık içeren düşünce beklenti ve değerlendirmelerin doğru olmadığını düşünüyorum. Pandemi ezberlerimizi bozmamıza vesile oldu. Adeta hayatı yeniden keşfettik. Belki de uykudan uyandık. Acı gerçekler her zaman vardı. Ancak onlarla yüzleşmiyorduk. Şimdi onlardan kaçamayacak bir şekilde yüzleşmekteyiz. Alışkanlıklara dayalı otomatikleşmiş bir yaşam biçimi yerini daha sorgulayıcı, daha proaktif daha yenilikçi ve sürprizlere açık bir yaşam biçimine terketmekte. Ruhumuz bedenimiz aklımız yeni yaşam alanlarını keşfetmek üzere uzun bir keşif yolculuğuna çıkmış gibi. Yeni kavrayışların yaratacağı heyecanın yaşam amacımızı yeniden tanımlamamızda bize motivasyon kaynağı yaratacağını düşünüyorum. Bir çocuğun yeni bir oyuncak ile buluştuğunda yaşayabileceği bir hissiyatı duyumsuyorum yeniden. Umutlar, heyecanlar, sürprizler hepsi bir arada.
Bir insan olarak türümüzün bize yüklediği sorumlulukları yeniden hatırlıyorum. Zorlu ancak heyecan verici bu süreçte acı çekerken arınıyoruz da aynı zamanda. Yeni kavrayışlar ile algı dünyamız başlangıçta karmakarışık olsa da taşlar yeniden oturuyor zamanla. Daha net anlaşılır ve insana heyecan veren yeni bir dünyanın izlerini buluyoruz.
Daha kristalize olmuş. Gereksiz ağırlıklardan arınmış. Bizi uçuruverecekmiş gibi sanki. Kafdağının arkasına bizleri taşıyacak Zümrüt’ü Anka kuşu gibi.
Tabiiki herşey bu kadar kolay değil. Diğer taraftan miskinleşen tembelleşen hareket etme yeteneğini kaybetmiş ve ruhunu yitirmiş bir insanın yarattığı Kara deliklerin insanı köleleştiren ve kendine hapseden durumu. Esas zorluk bu engeli aşmada. Kendisiyle barışık olamayan insan herşeyi anladığını düşünerek herkese laf anlatırken kendine laf anlatamaz bir halde. İnsanlık tarihi içinde hep ötelediğimiz büyük problemi çözmek zorunda olduğumuz o büyük an. Olmaz dediğimiz ve gelmeyeceğini düşünerek gelecek kuşaklara havale ederek geçiştirdiğimiz o büyük an geldi. Problemi çözme anı. Bu büyük an her faniye nasip olamayacak kadar büyük bir an. Bunu çözmek zorundayız. Ya şimdi ya da hiçbir zaman. Kimin çözdüğü önemli değil ama herkesin çözüm için çaba harcamak zorunda olduğu bir an. Herkes tek ve yalnız olmak zorunda. Kopya yok, yardım yok. Vazgeçmek yok. Kaçmak yok. Etrafından dolaşmak yok. Yokmuş gibi davranmak yok. Çözümün tek şartı var bence. Özgür olmak. Özgür kalabilmek. Çözümlerini ezbere bildiğimiz problemlerin çok ötesinde yeni bir problemi çözerken yeni bir zeminde dans etmemizi gerektiriyor. Hepimiz problemi tek olarak çözmeye mahkum olsak da çözemesek bile gösterdiğimiz çaba ile çevremize ancak ilham kaynağı olabileceğimiz bir kutlu çaba.
Artık bütün problemlerini çözebilen insan, insanlık tarihi içinde hep öteleyerek ileriye attığı ve binlerce yıldır ruhunda bedeninde aklında barındırdığı gerçek problemle karşı karşıya. Varolabilmesi ondan kurtulmasına bağlı. Kendini kendinden kurtarabilirse ondan da kurtulmuş olacak. Bu bir insanın kendi kendine meydan okuması bir anlamda. Kendimizi aşabilirsek eğer gerçek özgürlüğümüzü de kazanacağız yeniden.
Koronavirüs 19 belasından gerçek anlamda kurtuluş ancak bir insanın kendi engelini aşabilmesiyle mümkün olabilecek. Hiçbir mesafe kuralına uyamayacak kadar yakınız çözüme. Kendimize yakın olduğumuz kadar yakınız. Gereksiz ağırlıklardan kurtarabilirsek kendimizi Zümrüt’ü Anka kuşu bekliyor bizleri kafdağının arkasına uçurmak için bizleri. Bu büyük anın hakkını verelim değerini bilelim. Hiçbirşey bitmedi. Tarih daha yeni başlıyor.
Tarih yapanlardan olalım nasılsa birileri hikayesini yazıyor olacak. Bu heyecanı doyasıya yaşayalım.
Bilge Yunus’un dediği gibi sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz.
YORUMLAR