Oğuzhan Akova

Oğuzhan Akova

[email protected]

HER ŞEY BİR İLK ADIMLA BAŞLAR

13 Haziran 2022 - 14:11

İlk adım gerçekte nedir ?  
Bu soru insanlık tarihini anlamımıza da imkan veren çok önemli bir soru özelliğinde. İçinde o kadar çok şey barındırıyorki. Belki de insan türünü daha iyi anlamak için işe bu sorunun cevabını vererek başlamak gerek. Bu da bizim ilk adımımız olsun. 

Temel bilimlerin başında gelen fizik biliminin kuramlarından ve doğa yasalarından öğrendiğimiz kadarıyla eylemsizlik özelliği bir maddenin mevcut durumunu devam ettirmedeki kararlı durumuna işaret eder. Daha açık bir ifade ile duran bir cisme ilk hareketi vermek zordur. Harekete geçmiş bir cismi de durdurmak zordur.  Ancak değişim dediğimiz bu durum değişiklileri her zaman bir enerjiye ihtiyaç duyar. İhtiyaç duyulan bu enerjinin kaynağı ise onu harekete geçiren bir amacın varlığıdır. 

İnsanlık tarihini incelediğimizde de buna benzer bir durumun olduğunu görüyoruz. 

Zor zamanlar stabil kararlı durumdan değişim sürecine yönelmenin bir başka ifadesidir. Değişime zorlayan birçok faktörün biraraya gelmesiyle ortaya çıkan ve çoğunlukla krizler olarak tanımlanan konjöktörü tekrar yeni denge noktasına ( eskiye dönüş değil )  getirmeyi hedefleyen bir süreç bu değişim sürecini tanımlar. Zor zamanlar güçlü kişileri ve liderleri, güçlü kişiler ve liderler kolay zamanları,  kolay zamanlar zayıf kişileri zayıf kişiler ise zor zamanların oluşumuna vesile olurlar. Bu döngüde dikkat çeken husus zorlayıcı elzem sebepler ortada yokken değişimin ve gelişimin nitelik ve niceliğinin anlaşılarak güçlü kişiliklerin oluşumuna yönelik özel bir bilincin ve farkındalığın genellikle kolay zamanlarda  geliştirilemiyor olmasıdır. Kolay zaman tanımının da göreceli ve subjektif olduğunu unutmayalım. İmparatorlukların da yükselme devrinden sonra tepe noktası sonrası çöküş sürecine girmesi bu bağlamda disiplinler arası bir bakışla özel olarak incelenmelidir. 

İlk adımların sürekliliği ve sürdürülebilirliği hususu her zaman önemini koruyacak bir konu olmakla birlikte herşey yolundayken konfor alanlarından çıkmayı gerektirecek asli motivasyon kaynağının ne olduğu konusu beni bu konuda düşünmeye sevk etti. Bu yazıda biraz buna değinmek istedim. Genellikle dış faktörlerdeki değişime yönelik geliştirilen reaktif tutum ve davranışların yerine , önleyici tedbirleri içerecek  şekilde proaktif olması, sezgiyi, öngörüyü duyarlı ve sorumlu bir yaşam anlayışıyla besleyerek içsel gerilimi azaltacak şekilde sağduyuyu da içermesi ile mümkün. Bir sanatçının, bir bilim insanının,  bir sosyal girişimcinin,  birçok kişi için harekete geçmelerini gerektirecek bir durum yokken bile değer üretme olgunluğuna erişmiş insanların içsel gerilimini dengeleyecek bir eylem ve düşünce içinde olarak ürettikleri değerleri paylaşma eğilimleri  birçok sosyal bilimin kuramsal arkaplanının yeniden ele alınmasını zorunlu kılıyor. Hatta belki de yeni bir bilim yaratma ihtiyacını ortaya koyuyor. Salt bilginin yeterli olmadığı, işlevsel kılınması gerektiği de günümüzde çok önemli bir nitelik olarak ortaya çıkmış durumda. Farkındalık ve duyarlılık eğitimleri değerler eğitiminde bu açıdan bence çok önemli. Harekete geçmemize vesile olan vicdan, ahlak, erdem gibi değerleri daha işlevsel kılacak adımlar ancak duyarlılığın geliştirilmesiyle mümkün. Sanat ve estetik burada çok önemli bir işleve sahip. Duyarlılığın nasıl geliştirilebileceği hususu ise yaşam döngülerimiz için daha iyiye daha güzele daha sürdürülebilir bir yaşam biçimine olan eğilimlerimizle ilgili bir husus. Her insanda ortaya çıkmayan bu eğilim, sorunların daha karmaşık ve işbirliğine dayalı küresel bir anlayışla çözülebileceği  anlayışının hakim olmasıyla birlikte, hepimiz bir ve bütünün Eko sistem içindeki ayrılmaz organik bileşenleri olarak aslında bir ve bütüne dönüşüyoruz. Doğadan kopmuş modern insan doğanın işleyiş prensiplerini varoluşunun bir gerekçesi haline getiriyor. Bunu değerler sistemiyle güvence altına almak zorunlu. Her durum ve şartta farkındalık duyarlılık ve bilinç ön plana çıkıyor. Bunun nasıl yapılması gerektiği hususu önce insan türünü iyi anlamaktan geçiyor. Yeni bir bilim ihtiyacı burada kendini hissettiriyor. 

Bu fikir ve düşüncelerle kurulan ve benim de kurucularından biri olduğum ilk Adım Müzik Grubu iki yılı aşan konser ve düzenlediği etkinliklerle topluma ilham kaynağı olmayı sağlayarak  insanlara ilk adımı atmaları yönünde bir farkındalık ve aidiyet duygusu kazandırdı. 
Müziğin ne kadar etkili bir eğitim aracı olduğu bir kez daha ispatlandı. Türk Milli Eğitiminin süratle bu anlamda  kendisini yenilemesi gerekiyor. Bu konuda çalışan ve ilgi duyan eğitimcilerimize ve duyarlı olan herkese müzik grubu olarak yardımcı olmaya danışmanlık yapmaya ve ilk adımı attırmaya hazırız. Yeni modeller yeni kavrayışlar ve farkındalıklar gerektirir. İlk adım işte bütün faktörlerin bir ve bütün olarak yarattığı rezonansın bir varoluştaki karşılığı diyebiliriz. Şüphesizki ilk adım bir adımdan ibaret değil. Önceki tüm adımların üstüne bir adım olarak ele almak çok daha doğru olacaktır. İnsanlık tarihinin bize bahşettiği tüm birikimlerde olduğu gibi ilk adım da , önceki geçmiş tüm adımların üzerine eklediğimiz gibi bir ilk adımın ,  geçmişin tüm birikimlerini kendi bünyesinde sentezlediği gibi.  Öncekilere olan borcumuzu ancak yeni geleceği inşaa ederek ödeyebileceğimizi unutmadan ilk adımları  ülke ve insanlık olarak atabilmeyi diliyor, her şeyin bir ilk adımla başladığını her daim hatırlayarak yaşamın varoluş sebebi üzerinden sizleri geleceği inşaaya davet ediyorum. 

Sevgiyle kalın.

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Nefisegül Aygündüz
    2 yıl önce
    Sanatın, sporun ve adım adım müzik eğitimlerinin tüm örgün ve yaygın eğitim öğretim sisteminde tüm çocuklara gençlere fayda sağlaması üzerine. Teşekkürler.
  • Oğuzhan
    2 yıl önce
    Yorum için çok teşekkür ederim.