Oğuzhan Akova

Oğuzhan Akova

[email protected]

DEPREM ÜZERİNE

19 Şubat 2023 - 11:31


Ülkemizi yasa boğan büyük felaketin üzerinden yaklaşık iki hafta sonra gönlümüzün ve aklımızın bölgedeki vatandaşlarımızla birlikte olduğu süre içinde duygu depremlerinin tecelli etmesi sebebiyle hiçbir işin içimizden gelmediğini ve  kaleme alamadığım yazımı şimdi paylasabildiğimi ifade ederek başlamak istiyorum. Hala da kendimize gelebilmiş değiliz. Allah milletimize güç kuvvet ve sabır versin. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dilerim.

Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini kabullenmek ve içselleştirmek zorundayız. Bu arada milletçe özelestiri yapmak zorunda olduğumuz birçok sosyal toplumsal ve ahlaki sorun alanlarımızı da tekrar  ele almak gibi bir tarihi görevle karşı karşıya bulunmaktayız. 

Gerekli dersleri çıkaramazsak  daha büyük bedelleri ödeyeceğiz. Bu kaçınılmaz. Deprem bize herhangi bir alanda yaptığımız ve görmezden geldiğimiz yanlışlıkların bedelinin mutlaka bir şekilde ödeneceğini bir kez daha hatırlatmış bulunuyor. Hoşumuza ve kolayımıza geleni değil yapmak zorunda olduklarınmızla toplumların sınandığını  unutmayalım. Bu durum dayanışmayı yardimlasmayi fedakarlığı ve adanmışlığı öne çıkarıyor. Toplum olarak burada müthiş bir performans göstermiş durumdayiz ve hala da göstermeye devam etmekteyiz. Ancak bu ülkede reel Değer üretimi bazı sistem kaçakları yüzünden arzuladigimiz refah ve mutluluğu engellemekte. Bir benzetme yapmak gerekirse altı delik bir sepete yumurta koymaya benziyor. Bu yüzden yalıtım olgusu  sosyal yaşamda da çok önemli bir özellik haline dönüşüyor. 

Kurumsal sosyal kapasite düzeyimiz formel örgütlenme bağlamında sınıfta kalmıştır. Her çözüm insanla ilgilidir ve nedeni de bizzat yine maalesef  insan olmaktadır. Eğitim çok önemli olmakla birlikte yeterli olmayıp  liyakata dayalı insanın istihdamı gereklidir.  Ahlaki ve toplumsal değerler sistemi burada devreye girmektedir. 

Koordinasyon, işbirliği, iletişim yanında liderlik ve bireysel sosyal kapasite bileşenlerinin ön plana çıktığı bir süreci yasamaktayiz. Depremin oluş şekliyle medyada ve sosyal medyada çıkan spekülasyonlar bizi gerçeklerden koparmamali ve acilen bir taraftan yaralar sarılırken bir taraftan da bireysel ve kurumsal sosyal kapasite düzeyimizi ahlaki duyarlılıkla birlikte yukarılara taşıyacak bir bilimsel çalışmayı eylem planıyla birlikte ivedilikle başlatabilmeliyiz.

Bu maksatla devletin bütün kurumlarının bir çeşit stres testinden geçtiği bu büyük felaket sonuçlarından da anlaşılacağı üzere köklü bir yeniden yapılanma zorunluluğunu  özellikle kurumsal alanda ortaya çıkarmıştır. Elbetteki bu işten öncelikli olarak kamu görevlileri sorumlu olmakla birlikte topyekun bütün bir toplum olarak bizler de sorumluyuz.

Az çok nelerin yapılması gerektiğini biliyoruz. Ancak NASIL esas soru cümlesidir. Bu soruya verilecek cevap BİLİMSEL olmak zorundadır.
Bilimsel olabilmek ise sosyolojik ve psikolojik olarak bir toplumun kültürel toplumsal gerçekliğine yolculuk yapmayı ve bir benzetme yapmak gerekirse  buzdağının  altını keşfetmeye benzer. İyi niyet,  kararlılık, çaba, sabır, hoşgörü gerektirir. Sosyal toplumsal anlamda eksikliklerimizi giderebilmek ve hatta işe başlayabilmek için bile bir ilk hareket enerjisi gereklidir. En az 1000 yıllık bir tarihe sahip milletimizin ilk harekete geçme gücü  ve momenti bana göre bu zorlu coğrafyada tarihsel geçmişimizin de gösterdiği gibi  dünyada en üst düzeyde olan bir millet durumunda olduğumuzu  göstermektedir. Enerji düzeyi ve kaynak sağlam Ancak taşıyıcı enerji hatlarimiz ve güç aktarma araclari ve mühendisliği zayıftır. Aynen binaların yapımında malzemelerden çalan müteahhitler misali toplumun enerjisini çalan yapılar ve enerji kaçakları bulunmaktadır. Bir sistem sürdürülebilirliğini rastlantılara terkedemez. Her aksayan sistem kendini düzeltecek kalıcı çözümlere ihtiyaç duyar ancak bu bir siyasi irade gerektirir. Toplumsal irade siyasi iradeyi disipline edemezse enerji kaçakları ve toplumsal yalıtım problemleri devam eder. Bir taraftan da cari ihtiyaçlar uygulamada ikircikli bir başka toplumsal davranış formu geliştirmeye zorlar. Zamanla şizofren bir toplumsal kişilik oluşur.  

Şimdi uyanma zamanı. Bir kabus yaşamaktayız. Umarım bu son olur. Ancak temennilerden öteye ilk hareketi bizler buradan başlatalım. Unutmaya eğilimli aklımızı gönül dünyamızın duyarlılığı ile diri tutalım.

Bu mecradan bireysel ve kurumsal sosyal kapasiteyi geliştirici bir yıllık bir eğitim ve farkındalık programını hayata geçirmek arzusundayim. 

Ülkemizin her alanda önce iyi mimarlara sonra mühendislere ihtiyacı var. Ülkemizin  yepyeni bir müteahhitlik anlayışına ihtiyacı vardır. Toplumsal iradenin siyasi iradeye yansitilabilmesi ise milli eğitime ancak öncelikle de  milli terbiyeye gereksinim duyuyor. Ɓize düşen bence hemen işe koyulmaktir. 

Gercek Sınav hazır olamadığımız sınavları kontrolumuzde olmayan ve olamayacak yer ve zamanlarda atlatabilmede insan kalarak bilgelik gösterebilmektir. 

Sizleri benim de kurucusu olduğum İSTERIM Değer Üretim ve Paylaşım Hizmet Kooperatifimizin geliştirmekte olduğu, Özgirisimcilik; Sevgi ve Bilgi Mimarlığı Sosyal Kapasiteyi geliştirme programına bu platformdan davet ediyorum. Saygılarımla.

YORUMLAR

  • 0 Yorum