Günümüzün ihtiyaçları ve dinamik koşulları insana bakışımızı radikal bir şekilde değiştirmiştir. Bu değişim teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak tanımlanıyorsa da insanlık tarihinin bütünü dikkate alındığında salt teknolojik gelişmelere indirgenemeyecek kadar karmaşık derin çeşitlilik arz eden bir özelliktedir.
Çağımıza damgasını vuran ana kavram Bilgi'dir. "Bilgi", ana sistem girdisi olmasıyla birlikte enformasyona yüklediğimiz anlamlandırmaların subjektif olma özelliği katma değeri yaratmada, insanın özgün yeterlilikleri ve kapasitesi bağlamında başta eğitim öğretim sistemleri olmak üzere yeni paradigmalara duyulan ihtiyacı artırmış bulunmaktadır. Her türlü faaliyetin, çabanın yeni buluşun ve yeni ürün hizmet kombinasyonlarının ana bileşeni olarak görülen kültür çeşitliliği, artık bir yumuşak güç tanımına uygun olarak ele alınmakta ve yönetim bilimine bir eko sistem yönetimi özelliğini kazandırmış bulunmaktadır.
Bilişim teknolojilerinin enformasyonun üretilmesi, paylaşılması, dağıtılması süreçlerinde oynadığı kritik özel katkının tek başına yeterli olamayacağı, buna ilave olarak insan dokusunda yapılacak iyileştirme ya da geliştirici çabalarla birlikte bir kuvvet çarpanı etkisinin yaratılabileceği değerlendirilmektedir.
Bilgiyi üreten asli unsurun insan olduğu gerçeği iş dünyasında her geçen gün değeri daha iyi anlaşılan bir olgudur. "Enformasyon Yönetimi" ile "Bilgi Yönetimi" kavramlarının kavramsal farklılıklarını ortaya koyarken; bilginin üretiminin, insanın kişisel, bilişsel, kültürel psikolojik farklılıklarının bir bütün olarak yeni yetkinlik modellerinde ele alınması gereken ve bir süreç yönetimi sonunda özgünlük kazanabileceği hususu, sosyal bilimlerden insanı konu alan disiplinleri daha öncelikli bir noktaya taşımıştır. Bu disiplinlerden psikoloji, sosyal antropoloji, sosyoloji bazılarıdır. Sanatın bilgi kavramı ile ilişkisi “ meaning” ile olmaktadır. Beynin sağ yarım küresini geliştirebilmenin de en önemli aracı durumundadır.
Knowledge=information+meaning
Yetenek yönetimi, ilgi yönelim envanterleri, bilişsel özellikler, baskın zihin özellikleri ile ilgili yapılan çalışmalar günümüzde öncelikli ve ayrıcalıklı bir özellik kazanmıştır. Enegram, HBDI, Brain.exe gibi anahtar kelimelerle taramalar yapılırsa ayrıca www.mizacharita.com sitesinde bu konuda yapılmış çalışmaları hakkında detaylı bilgi ve bilimsel dokümanları yer almaktadır.İşe kendimizden başlamamız gerekmektedir. Bu konuda özgirişimcilik kavramı üzerinde durulabilir.
Ülkeler stratejik rekabet güçlerini geliştirirken insan dokularını disiplinler arası çalışmalarla daha iyi analiz etmeye ve elde ettikleri bulgulara göre başta eğitim öğretim sistemleri olmak üzere ekonomik örgütlenme biçimlerini, organizasyonel yapılarını, yeni ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırmaktadırlar. Bu bağlamda bilgiyi üretmenin yeterli olamayacağı, bu bilginin katma değer yaratacak şekilde çevrime girmesi ve aktif ve katılımcı tutuma sahip bireylerce aktive edilmesi gerekmektedir.
"Girişimcilik" kavramı, "İnovasyon" kavramlarıyla birlikte bilginin bir sistem içersindeki döngüsel davranışına şekil veren bir özelliği gündeme getirmektedir. Bilgiyi üreten insanın girişimci özelliği, katma değer üretecek şekilde inovatif yaklaşımlarıyla birlikte bir kuvvet çarpanı özelliği taşımaktadır. Kısaca "Bilgi", "İnovasyon", "Girişimcilik" kavramlarının daha açık ve net olarak anlaşılması gereken bir dünyada yaşamaktayız.
Her toplumun sosyal kültürel çeşitlilikleri kültür kavramı bağlamında her alanda yapılacak iyileştirici çabaları kendine özel kılmakta ve kopya ithal modellerle karmaşık problemlerin çözümünü zorlaştırmaktadır. STK lar bir toplumun Sosyal Kapasitesini, Girişimcilik yeteneğini, İnovatif bakış açısını ortaya koyması bakımından günümüzün en önemli sosyal organizasyonlarıdır. Formel ve bürokratik yapılardan farklılık arz eden en önemli özelliği "Sosyal Girişimcilik" arz eden özellikleridir. Bir anlamda STK lar bilgiyi üreten insanı girişimci ve yenilikçi bir tutum davranışa yönlendiren teşvik eden bir sosyal eko sistemdir. Aynı zamanda bir toplumun atıl sosyal kapasitesinin kullanılabilmesinde en önemli organizasyonel yapılardır. Bu bağlamda Sosyal Girişimci STK lar günümüzün bilgi toplumunda özellikle incelenmesi gereken bir çalışma alanıdır.
Projemiz ile ilgili ülke genelinde STK lar ile yakın işbirliği zeminlerinde sinerji oluşturmaya çalışmaktayız. Ancak bilimsel bir zemin olmadan sürdürülebilir bir ilerlemeyi mümkün görmüyoruz. Bu yüzden üniversitemizle birlikte GSF ve İletişim Fakülteleriyle birlikte ; ülkemizin gelişiminde yukarda kısaca özetlenen alanlarda ülkemizin kültürel dokusuna uygun olarak; Bilgi Çağının ihtiyaç duyacağı "Sosyal Girişimciler" yetiştirmeyi, ARGE ve İnovasyon kapasitemizi geliştirmeyi, daha da önemlisi tüm bunları yeni bir "ARGE KONSEPTİ" ile; 'Sosyal Teknolojilerin ARGE'si üzerinden yapmayı hedeflemekte ve bu çabalara Girişimciliğe dayalı bir "Sosyal ARGE" açısından bakmaktadır.
Ülkemizin en önemli yumuşak gücü olan kültürel zenginliğimizi demografik olarak dinamik gücü olan gençlerimizi önceliklendirerek, onların her birinin bireysel kapasite yetenek yeterlilik gibi psikolojik özelliklerinden en üst derecede yararlanmayı bilimsel bir zeminde araştıran, bu alanda ülkemizin ve bölgemizin öncü girişimin 'Sosyal Girişimci Öncüleri’ olarak sizleri aramıza katılmaya davet ediyoruz. 10.03.2017
YORUMLAR